Eksiklik? Neye kime gore eksiklik? eger bunun eksik oldugunu soyleyen insanlarin bu konuda tam olduklarini dusunuyorsan zaten istedigin seni rahatlayacak dogruyu yakalamk icin degindikleri desiklikleri yapmaktan baska secenegin yok. ama yazmayi asla birakma. yazar olmanin ilk ve tek kurali ki soylemesi bile gereksiz: yazmak. iyi kotu, kisa, bozuk, anlamsiz ne skilde olursa olsun. aklindakiler kagida gecsin. biliyorsun ki seni kendi gozunde istedigin yere getirecek olan bu isin tekrar sayisini cogaltman ile gobekten baglidir. dir
li cumlelerden meli cumlelere varmasi kolay. buraya soyle yap boyle et diye yazmasi da kolay. siradan bir gunde aklima dusen bir kelimeyle basladigim, ve 4 yildir bitiricem diye kivrandigim kitabi, aha lan bu sefer super oldu dedikten sonra (6 ay oncesine kadar)aynen senin yaptigin gibi bu isi bilen birilerine okuttugum da hala eksik hala fazla yanlarinin oldugunu duymaktaydim. Yazdiklarimi aldim (karga ve yavrusu iliskisi icinde degil de mumkun oldugu kadar tarafsizca)ve baskasina aitmis gibi -yazdigina gore kolaylikla baskasi gibi olabiliyorsundur- okudum.
-uzun cumlelerin kisaldi.
-karakterler daha da keskinlesti.
-olaylar acik ve anlasilir hale geldi.
-daha once varligindan bile haberdar olmadigim kurgudaki kopuluklar kendilerini bir bir ele verdi.
-yeni karakterler girdi, eskiler daha da guzellesti.
-konuturdugum o adamlari ve kadinlari daha iyi tanir oldum. (ki onlarla bildigin anlamda roportaj yapmak karakterleri tanimada gercekten ise yariyor)
benim yaptigim isin ozu, hikayemi disaridan gelecek yorumlara, disaridan gelecek -/+ herhangi bir yorumla etkilenmeyecegi gune kadar kapattim. bakkal osman, cihan, mufit bey, tinerci arif, sucuda calisan sekreter kiz, dilenci kadin, mahallede kim varsa cirit atiyorlar kafamda...